Her şey, bir kaç sene önce katıldığım bir etkinlikte; çok küçük örüldüğü için diğer motiflerime uymadığından elde kalan motifleri ortadan kaldırayım düşüncesiyle başladı. Merkezde bu krem motifleri kullanıp, etraflarına son renkli iplerimi dolaşacak, öreceğim son bir battaniyeyle de bu faslı uzunca bir süre açmamak üzere kapatacaktım. Krem ipin aynısından bulamayınca bir ton koyusuyla birleştirmeleri yapmaya başladım.
Hiç planlı programlı bir insan olamadım hayatımda. Battaniyenin de nasıl ilerleyeceğine ve biteceğine dair bir planım elbette olamazdı. Paşa gönlümün istediği gibi birleştirmeye başladım. Bir süre sonra, her daim eve veya iş yerine demirli beden gemimin içindeki kaptan-ı derya paşam, uzak ufuklara açılmak istedi. Bendenizin atraksiyonundan ne olacak ki? Motiflere binip yüreğimin götürdüğü yere gitmeye kalktım. Örüp örüp bitiremediğim renkli iplerle çerçeve yapmaya ve bunu da ana parçayla birleştirmeye çalıştım.
Bu benim eskiden beri uyguladığım bir yöntemdir. Ama birleştirme tarzım bu sefer değiştiği için matematiksel olarak imkansıza yakın bir işe soyunduğumu, deneyerek kesinleştirdim.
Kaldı mı elimde bir boş çerçeve! Evet evet benzetmek gibi olsun; eski Türk filmi tadında bir melodramdı yaşadığım.
Üstteki ve alttaki fotoğraflarda birleştirilebilir gibi göründüğünü biliyorum. Ama pek çok şey denedim, hesapladım, kitapladım, istediğim gibi olmadı.
Şimdi mecburen boş çerçeveden, içeriye doğru örülerek ikinci bir battaniye daha yapılacak; bu sefer en azından bunu planladım. Ancak içeriye doğru nasıl büyüyecek, o konuda değil bir plan, şimdilik bir fikrim bile yok. İşte bu bana çok cazip geliyor.
Ortadaki ilk battaniyenin geleceği ise şimdiden sıkıcı, çünkü gidişatı çok belli. Dışa doğru büyüyüp gidecek gibi duruyor. Bakalım, hep beraber görürüz artık neler olacak...